CANLI BLOG | 8 Mayıs: İlk prova ayrıntıları

Herkese merhaba!! Bugün, Big 5 ülkeleri ve ev sahibi İsviçre ilk provalarını gerçekleştirecek. İlk prova, saat 16.40’ta (TSİ) İspanya ile başlayacak ve saat 21.30’da (TSİ) Almanya ile sona erecek.
Gün boyunca provalar ile ilgili anlık bilgileri buradan takip edebilirsiniz. Ilk provalarda her ülkeye sahnede 30 dakikalık bir prova süresi veriliyor ve bu süre performansların birden fazla kez tekrarlanmasına olanak tanıyor.
Önceki yıllardan farklı olarak, bu yıl ilk provalardan video paylaşılmayacak. Bunun yerine, her performansa ait yalnızca üç fotoğraf ertesi gün paylaşılacak. İkinci provalarda ise, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi performanslardan görüntüler Eurovision’un resmi YouTube kanalında yayınlanacak. Ayrıca fotoğraflar da paylaşılacak.
Dün ekibimizden İlgin, ikinci yarı final provalarını yorumladı. YouTube kanalımızdan izleyebilirsiniz. Bizi diğer sosyal medya hesaplarımızdan takip etmeyi unutmayın! Instagram’da yarından itibaren her gün saat 20.30’da canlı yayınlarla provaları değerlendiriyoruz ve paylaşımlarımıza devam ediyoruz. Twitter (x) sayfamızdan anlık güncellemeler yapıyoruz. Telegram kanalımıza da mutlaka uğrayın, sohbet bölümümüz de aktif! Ayrıca WhatsApp üzerinden de paylaşımlarımız olacak.
ALMANYA
Bu performans da ulusal finalden bu yana büyük bir dönüşüm geçirmiş. Sahne, yerden tavana uzanan bir perdenin önünde başlıyor. Abor, ‘Baller’ parçasının açılış bölümünü beyaz LED ışıklarla aydınlatılmış beyaz bir elektrikli çello eşliğinde çalıyor. Sonra perde ve bas birlikte düşüyor ve Tynna sahneye çıkıyor, kendisi devasa bir sahne dekorunun, 80’ler tarzı bir boombox stereo sisteminin tepesinde beliriyor. Bu yaklaşık 3 metre yüksekliğindeki yapının ortasında Tynna ilk kısmı ve nakaratı söylüyor, ardından aşağıya inip dört dansçısıyla bir araya geliyor. Dansçılar, taşıdıkları spot ışıklarla Tynna’yı aydınlatıyor ve çevresinde dans ediyorlar.
Tynna, siyah askeri tarzda kısa şort, diz hizasında botlar, siyah bir crop top ve dirseğe kadar uzanan büzgülü deri eldivenler giyiyor. Işıklar ve grafikler ise sahneye endüstriyel ve sert bir atmosfer katıyor. Bol bol beyaz ve mavi strobe ışıklar, dev siyah LED duvarın üzerinde kocaman beyaz harflerle « BALLER » yazısı, ve Tynna’nın nakarattaki vokalinde yankı efekti… Sanki bu parti dünyanın en büyük hangarında yapılıyor gibi hissettiriyor.
Final kısmında ve nakaratta Tynna dans ederken, Abor ikinci yarıda boombox’un tepesinde çellosunu çalıyor. Ve finalde havai fişek efekti yer alıyor.
FRANSA
Fransa delegasyonu sahneleme hakkında bilgi verdi:
“Sahnedeyken kum taneleri, bir kum saatinde zamanın akışı gibi tane tane düşüyor. Bu sadece bir performans değil. Bu bir hatırlatma: zaman hızla geçiyor ve her anın bir önemi var.
‘Maman’ sevgi, kayıp ve yoluna devam etme gücü hakkında. Kum saati, hayatın ta kendisinin bir sembolüne dönüşüyo, döngü, aciliyet ve şimdinin güzelliği. Acının içinden, Louane net bir mesaj veriyor: neyle karşılaşırsak karşılaşalım, her zaman ayağa kalkabiliriz. Ve kum düşmeye devam ederken, biz de dolu dolu yaşamalıyız.”
Sahnenin ortasında kumla kaplı bir daire var. Louane, şarkının tamamını bu dairenin içinde, üzerinde spot ışığıyla, çıplak ayakla ve uzun siyah dantel bir elbiseyle söylüyor. Tavandan sürekli olarak bir kum akışı iniyor ve bu akış dairenin bir tarafına düşüyor.
Bir noktada diz çöküp kumların arasını temizliyor ve bir ayna ortaya çıkarıyor. Her hareket, her davul (ritim) vuruşuna ve kamera açısına milim milim koreografili. Düşen kum tanelerinin arasından Louane’in görüntülendiği bazı muhteşem kamera açıları var. Işıklar orkestra yaylılarıyla birlikte yükseliyor, davul zeminden bir kalp atışı gibi vuruyor ve kamera geri çekilerek arkadan aydınlatılmış geniş bir final planıyla kapanıyor. Bir süre nefes almayı unuttuğumuz performanslardan biri daha.
BİRLEŞİK KRALLIK
Remember Monday grubunu özel kadın odası (Boudoir) içinde, önceki gecenin olaylarını düşünürken görüyoruz. İlk nakarat geldiğinde kamera geri çekiliyor ve aniden bir hareketle kızlar sahne boyunca ilerliyor; bizi bir önceki gecenin kaosuna geri götürüyorlar.
Ana sahnede yere çakılmış devasa bir avize yer alıyor. Bu avize, geçen gecenin çılgınca olaylarını çarpıcı bir şekilde hatırlatıyor. Enerji giderek yükseliyor ve ardından sahne karanlığa gömülüyor, kaos geride kalıyor, ışıklar tekrar açılıyor ve kızlar son tatlı an için yeniden odaya güvenli alanda beliriyor.
Avize yaklaşık 2.5 ya da 3 metre yüksekliğinde, dış kısmında mumlar var. Sahnenin ortasında, bir kenara devrilmiş şekilde duruyor ve performans boyunca farklı renklerde yanıp sönüyor. Oda ise sahnenin bir yanında; ortasında kalp şeklinde bir kesik bulunan vintage tarzı, yumuşak kaplamalı bir paravan.
Kostümlere gelirsek, klipte gördüğümüz Bridgerton ve Moulin Rouge karışımı korse tarzı elbiseler hâkim Lauren açık mavi, Holly-Anne pembe, Charlotte ise sarı giymiş; bolca fırfır ve ışıltı var. Kaotik parti enerjisini güçlendiren gerçekten akıllıca kameralar kullanılmış. Avizenin üzerinden süzülen bir çekim ve LED zeminin yukarıdan hoş görüntüleri var. Son sahnede, kapanış notalarını oda paravanındaki kalp şeklinin içinden söylemeleri ise çok sevimli bir detay.
Üç şarkıcı arasında çok güçlü bir bağ var, bir noktada hep birlikte gülmeye başlıyorlar şarkı söylerken, ve bu çok samimi, çok doğal hissettiriyor. West End sahnesi deneyimleri kendini belli ediyor, ama aynı zamanda çok iyi arkadaşlar ve bu da sahneye yansıyor. Her şey olabilecek en güzel şekilde, aşırı derecede eğlenceli.
İSVİÇRE
Zoë Më, « Voyage » adlı şarkısıyla üç dakikalık kesintisiz bir sinematik samimiyet anı sunuyor. Performans, tek bir elde taşınan kamera ile kesintisiz olarak çekilen bir plan halinde gerçekleşiyor, ne dansçılar, ne koreografi, ne dekorlar, ne aksesuarlar, ne LED ekran içeriği, ne de havai fişekler var. Tüm odak yalnızca Zoë’nin varlığına yöneliyor; duygusal detaylar üzerine kurulu, sessiz ve yoğun bir dünyada gelişiyor.
Görüntü yumuşak ve ifade dolu; tam kare bir sinema kamerasıyla, 1970’lerde Taxi Driver ve Raging Bull gibi filmlerin çekiminde kullanılan orijinal Zeiss Super Speed lenslerle kaydedilmiş. Bu lensler, parlayan ışıklar, narin lens parlamaları ve Zoë’yi kadrajda zarifçe izole eden sığ alan derinliği yaratıyor. Zoë, sonsuz siyahlıkla çevrili bir şekilde oturarak başlıyor; heykelsi ışık kullanımıyla performansa bir Caravaggio tablosunun hissini kazandırıyor.
Üzerinde Rowanne Studio imzalı, omuzsuz siyah ipek bir elbise var; derin kırmızılar, morlar ve mavilerle işlenmiş soyut çiçek desenleri taşıyor. Kamera etrafında yakın bir şekilde dolaşarak bağlantı ve içe dönüş arasındaki geçişleri kesintisiz şekilde yakalıyor. Tamamen elde kullanılan kamera, Zoë’nin enerjisine ve varlığına gerçek zamanlı olarak yanıt veren doğal ve nefes alan bir his taşıyor. Ortaya çıkan şey, sessiz ve detaylı gözlemlerle dolu sürekli bir akış. Samimi, anlık ve filtresiz.
Köprü (bridge) kısmında atmosfer parçalanıyor. Duman, rüzgâr ve sert, aşırı pozlanmış flaşlar durgunluğu kesiyor. Ancak kamera asla kesilmiyor. Eğiliyor, dönüyor ve bu parçalanmaya fiziksel bir hareket hissiyle tepki veriyor; Zoë’ye olan yakın takibini asla kaybetmiyor. Yoğunluk azaldığında seyirci yavaşça görünmeye başlıyor; telefon ışıkları Zoë’nin etrafında yıldızlar gibi parlıyor. Ardından her şey, başladığı sonsuz siyahlığa geri çözülüyor.
« Voyage », kendini tutma ve sinematik hassasiyet üzerine kurulu bir performans. Eurovision sahnesinin ölçeğini alışılmışın dışında bir şekilde kullanıyor; tüm dikkati Zoë’ye ve onun her karede taşıdığı duyguya yöneltiyor. Hiçbir şey dikkat dağıtmıyor. Hiçbir şey kesintiye uğratmıyor. Sadece bir ses, bir varlık ve derinlemesine kişisel hissettiren bir an.
İTALYA
Sahneleme, Sanremo’daki performansa oldukça benziyor. Şarkı, Lucio’nun uzun bir piyano üzerinde başladığı performansla açılıyor. Şarkının ilk üçte birlik bölümünü, gitarist ve aynı zamanda şarkının ortak yazarı Tommaso Ottomano eşliğinde söylüyor. Daha sonra gitarını alıp sahnenin ortasına ilerliyor. Şimdiye kadar her şey Sanremo’yu andırıyor.
Ancak birkaç çarpıcı fark var; birincisi dev bir dekor, hatta iki tane. Sahnenin arka kısmında iki adet retro hoparlör yer alıyor, biri kare şeklinde ve yaklaşık dört metre yüksekliğinde/genişliğinde, diğeri biraz daha küçük. İkincisi, televizyonda izlenen versiyonda sepya filtresi uygulanmış; bu da performansa 1970’ler havası katıyor. Ekranda İngilizce altyazı içeriyor; bu da şarkının duygusunu İtalyanca bilmeyen milyonlarca izleyiciye aktarmanın hoş bir yolu. Ve son olarak, Lucio’nun final nakaratından önce çaldığı bir armonika var. Hem Lucio hem de Tommaso bu sırada sahnenin çerçeve bölümünde yer alıyor. Eurovision’da canlı enstrümanların sahneye çıkması nadirdir.
İSPANYA
Yeni sahneleme çok daha net ve sofistike hissettiriyor ve şarkı üç ayrı perdeye bölünmüş net bir anlatıya sahip: her biri enerji ve duyguyla dolu. Ama sadece hissiyat değil; her perde kendi rengine ve grafiklerine sahip. Ilk perdede mor, ikinci perdede kırmızı, üçüncü perdede ise beyaz kullanılıyor ve bu beyaz arka plandaki dağ manzarasıyla birleşiyor.
Her perde ayrıca farklı dansçı kombinasyonlarına sahip. Melody’nin toplamda beş dansçısı var: üç erkek, iki kadın ve her perdede farklı koreografiler sergileniyor. Performansın yapısı gerçekten çok zekice kurgulanmış ve tüm bu karmaşıklığa rağmen, Melody sahneye baştan sona tamamen hakim.
Melody’nin kostümüne de özel bir övgü gerekiyor çünkü tam anlamıyla muhteşem. Omuz ve kalça kısımları sivri olan siyah korsajlı bir üst giymiş adeta siyah bir orkideyi andırıyor, bunu siyah bir fötr şapka ve siyah dizüstü çizmelerle tamamlamış. Baslangiçta, beyaz bir fon önünde gölgede duruyor ve tırnaklarından saçına kadar silueti tam anlamıyla bir sanat eseri gibi.